Cloud

oldum olası dolap masa sıra karıştırmayı çok severim. küçükken misafirliğe gittiğimiz insanların da hep evini karıştırırdım. maksadım kötü değildi ilgimi çekecek bir şey olursa oynamak isterdim. annem beni misafirliğe götürmek istemezdi. biblo olur ne bileyim oyuncak olur çok beğendiysem misafir olarak gittiğimiz insanlardan onu isterdim. genelde vermezlerdi. annem de bu yönüme uyuz olurdu. her neyse oldum eşek kadar hala bu huyum gitmedi. evde eski bi çekmeceyi karıştırıyorum. bi baktım, revue marka eski bi saat.camı dağılmış, akrep yelkovan yok, 6 yı gösteren ibre yok, kayışları kim bilir kaç sene önce çıkarılmış. anneme sordum, o rahmetli dedenin saatiydi dedi (babamın babasının). babama sormadım bile, hayatımda bir ilki deneyip saatçiye saat tamir ettirmeye gidecektim. daha önce aldığım en pahalı saat 50 liraydı. bu dedemin saatinin arkasını okumuştum, swiss made incabloc waterproof bişeyler bişeyler yazıyor. ucuz bi saat olmadığını anlayıp direk saatçi yoluna koyuldum. girdim saatçiden içeri, abi bende bi saat var ama baya bi bakıma ihtiyacı var. pili felan değişmesi lazım sanırım camlar akrep yelkovan kayıp. aldı açtı içini, dışının o eskimiş havasına karşı içi adeta altın madeni gibi idi. saat altından değildi. ama içi mükemmel korunmuş. tamamdır dedi saatçi hallederiz falan, ne kadara olur dedim, 50 kağıt dedi. iyiymiş dedim eh artık veririz o kadar parayı da. geldim 4 gün sonra, tamir ücretine 65 lira dedi. e abi 50 demiştin 50 getirdim dedim. öğrenci misin diye sordu. evet dedim. tamamdır olur 50 de hadi sana kıyak dedi. saat çok güzel olmuştu, yeni camları akrebi yelkovanı kayışı mükemmel gözüküyordu. merakımdan sordum, abi bunu satsak kaç para eder diye. bin lira gideri var dedi, şok oldum. elimde tarih taşıyacaktım. verdim ücreti, tam çıkıcam, hani sen pil felan demiştin ya, o saat pilli değil kurmalı dedi. o nedir ki dedim. o saati günde bi kuracaksın, pilsiz çalışır onlar dedi. işte o an kurmalı saatle tanıştım. o gün bugündür o saati her gece ileri almak bana huzur veriyor. arada bi kulağımı dayayıp dinlerim içindeki melodiyi. insanı ayrı dünyalara götürür kurmalı saat. hele bir de dede yadigarıysa, bambaşka olur.